İlginç Bilgiler

İnsanlıktan Saklandığına İnanılan Gizli Buluşlar ve Deneyler


Haziran 13, 2023 / 635 Görüntüleme / 0 Yorum

Gizemler her zaman insanlığın sonsuz bir arayışının kaynağı olmuştur. Tarih boyunca, bilinmeyenin sınırlarında dolaşmak ve derin sırları çözmek için keşifler yapıldı, buluşlar gerçekleştirildi. Ancak, bazı buluşlar vardır ki, iddia edildiğine göre biz insanlıktan saklanmaktadır. Bu gizemli keşiflerin, karanlık örgütler veya bizzat devletler tarafından gizli bir şekilde yürütüldüğü iddiası her zaman meraklı halk tarafından sorgulandı.

Hatta insanlıktan saklandığı iddia edilen öyle buluşlar söz konusu ki, heyecan verici teorilerle çevrili olup, bilim-kurgu romanlarının sayfalarından fırlamış gibi duruyor. Bu buluş ve deneylerin birkaçı gerçekten insanlık için yarar sağlayabilecekken çoğu karanlık güçlerin isteklerine aracılık ediyor olabilir.

Bu yazımızda, sizi insanlıktan saklandığına inanılan gizli buluşların gizemli perdesini aralamaya davet ediyoruz. Bu buluşlar, gizli koridorlarda, gözlerden uzak laboratuvarlarda veya derin yeraltı tesislerinde mi üretiliyor? İnanılmaz güçler taşıdıkları düşünülen bu buluşların, gizemlerini korumak için örtülü bir şekilde faaliyet gösterdiğine inanılıyor. Peki neden?

Hazır olun! Şimdi insanlığın bilincinden uzakta saklandığı düşünülen gizli buluşların perdesini aralamak için sırlarla dolu bir yolculuğa çıkıyoruz...

Bu bölümde yer alanlar

  • Zihin Kontrolü- MK Ultra
  • HAARP
  • Chronovisor

Gizli Buluşlar ve İlginç Deneyler

#1 Zihin Kontrolü- MK Ultra

MK-Ultra

İnsan beynini etkileyebilen ve düşünce kontrolü sağlayabilen gizli teknolojiler konusunda iddialar mevcuttur. Bu buluşlar, düşünce okuma, beyin implantları veya frekans manipülasyonu gibi yöntemlerle insan zihni üzerinde etki yapmayı hedefler.

Tarihin karanlık sayfalarında, zihin kontrolüne dair ilginç hikayeler yer alır. Zihin kontrol deneylerinin tarihçesi Hitler zamanına kadar dayanıyor. Daha önceki yazılarımızda da bahsettiğimiz, birçok gizemli olayın arkasından çıkan Adolf Hitler burada da karşımıza çıkıyor. İddialara göre, Adolf Hitler'in iktidara gelmesiyle birlikte, bilim adamlarıyla birlikte laboratuvarda gizli zihin kontrol çalışmalarına girişti. Bu iddialara göre, Hitler'in amacı insanların zihinlerini etkilemek ve düşüncelerini manipüle etmekti. Bu çalışmaların sonuçları ise göz kamaştırıcıydı. 

Zihin kontrolü iddiaları arasında, habersiz deneklerin kullanıldığı ve tedavi olmak amacıyla hastaneye başvuran insanların ve çocukların bu deneylere maruz kaldığı da vurgulanır. Bu iddialara göre, CIA, FBI, MOSSAD ve KGB gibi istihbarat örgütleri, zihin kontrolü deneylerinin sonuçlarını halka uygulamak için televizyon, radyo, basın, reklamlar, hipnoz ve LSD gibi araçları kullanmışlardı.

Bazı teorisyenlere göre, Hitler'in zihin kontrolü çalışmalarıyla ilgili bilim adamlarını Amerika ve Rockefeller ailesi sığınağı olarak kabul etti. İddialara göre, bu dönemde zihin kontrolü için büyük miktarda kaynak ayrılmıştı. Hatta bu çalışmalar için ülkenin bütçesinden bile fazla kaynak ayrıldığı söylenir. Bu çalışmalara dair iddialar, tarihin gizemli sayfalarında yer alan çok önemli bir konudur. 

Fakat bu yazıda bu konunun üzerinden yüzeysel geçeceğim. Derin bir konu olduğu için daha detaylı ele almak adına ayrı bir yazı yazmak istiyorum. 

MK-Ultra deneyleri

Peki MK Ultra nedir? Zihin kontrolü, insanların zihinlerini etkileyebilecek ve düşüncelerini manipüle edebilecek gizli bir teknoloji veya yöntemler bütününü ifade eder. Bu kavram, sıradan insanların bilincinin ötesinde gerçekleştirilen bir dizi gizli deney ve faaliyetle ilişkilendirilir. MK Ultra’da tarihin en tartışmalı zihin kontrolü deneylerinden biridir. Bu deneylerin gerçekliği, toplumda derin bir rahatsızlık oluşturmuş ve etik, hukuki ve insan hakları açısından ciddi tartışmalara neden olmuştur.

Deneylerde kullanılan insan deneklerinin maruz kaldığı zihinsel ve fiziksel travmalar, bu tür deneylerin etik açıdan kabul edilemez olduğunu göstermiştir. Bu deneylerin sonuçları ve elde edilen veriler de açıklığa kavuşmamıştır ve bazıları hala gizli tutulmaktadır. Yapılan deneylerin gerçekliği hala birçok spekülasyona ve tartışmaya neden olmaktadır. Bununla birlikte, MK Ultra programının varlığı resmi olarak ortaya çıkmış ve CIA tarafından yürütüldüğü kabul edilmiştir.

MK Ultra, Amerika Birleşik Devletleri Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) tarafından yürütülen gizli bir programdır. MK Ultra, 1950'lerden 1970'lere kadar süren bir dönemde, beyin kontrolü ve zihin manipülasyonu üzerine yapılan çeşitli deneyleri içerir. Programın amacı, potansiyel casuslar ve düşman ajanları üzerinde zihinsel kontrol teknikleri geliştirmek ve beyin yıkama yöntemleri üzerinde çalışmaktı.

MK-Ultra deneyleri 2

MK Ultra deneyleri, başlangıçta kimyasal maddeler, ilaçlar ve psikotropik maddeler kullanarak zihin kontrolü sağlama üzerine odaklanmıştı. Bu kapsamda, LSD gibi psikoaktif maddeler, denekler üzerinde test edildi. Deneylerin bir diğer odak noktası ise hipnoz, elektroşok ve beyin implantları gibi tekniklerle zihinsel manipülasyonu sağlamaktı.

MK Ultra'nın faaliyetleri hakkında resmi kayıtlar oldukça sınırlıdır, çünkü programın büyük bir kısmı gizli tutulmuştur. Ancak, 1970'lerde bir dizi açığa çıkma ve kamuoyuna duyuru sonucunda, MK Ultra'nın varlığı ortaya çıkmıştır. Bu açığa çıkma, CIA'nın deneylerde insan deneklerini habersizce ve etik dışı bir şekilde kullandığını ortaya koymuştur. Bu denekler arasında hapishane mahkumları, askerler, psikiyatri hastaları ve hatta bazı gönüllüler yer almıştır.

MK Ultra programı, kamuoyunda büyük bir tartışma ve eleştiriye yol açmıştır. Deneylerin etik ve yasal açıdan kabul edilemez olduğu vurgulanmış, insan haklarına aykırı olduğu ifade edilmiştir. Programın etkisi ve sonuçları hakkında ise tam bir resim elde etmek zor olmuştur, çünkü birçok belge ve veri hala gizli tutulmaktadır.

MK Ultra, zihin kontrolü ve gizli deneyler konusunda ilgi çeken bir konu olmuş ve popüler kültürde de geniş yankılar uyandırmıştır. Filmler, kitaplar ve televizyon dizileri, MK Ultra'nın izlerini taşımaktadır.

Filmler:

"The Men Who Stare at Goats" (2009) - Jon Ronson'un aynı adlı kitabından uyarlanan bu komedi-drama filmi, psişik askeri programlar ve MK Ultra benzeri deneylerin hikayesini anlatıyor.

"Jacob's Ladder" (1990) - Bu psikolojik gerilim filmi, bir Vietnam gazisinin MK Ultra benzeri deneylere maruz kaldığı paranoyak bir hikayeyi ele alıyor.

"Control Factor" (2003) - Zihin kontrolü üzerine odaklanan bu bilim kurgu filmi, bir adamın gizemli bir kuruluşun hedefi haline gelmesini konu alıyor.

Diziler:

"Stranger Things" (2016 - devam ediyor) - Bu popüler bilim kurgu dizisi, MK Ultra benzeri gizli deneylerin etkisini anlatan bir hikayeyi ele alıyor.

"Wormwood" (2017) - Bu belgesel-drama dizisi, MK Ultra deneylerinde bir denek olan Frank Olson'ın hikayesini araştırıyor.

Belgeseller:

"The Minds of Men" (2018) - Bu belgesel, MK Ultra ve zihin kontrolü konularında derinlemesine bir araştırma sunarak, deneylerin gerçekliğini ve etkilerini ele alıyor.

"CIA Mind Control Experiments: MK-ULTRA" (2018) - Bu belgesel, MK Ultra programının detaylarını ve deneylerin insanlar üzerindeki etkilerini inceleyen bir araştırmayı içeriyor.

Kitaplar:

"The Search for the Manchurian Candidate: The CIA and Mind Control" - John Marks

"Chaos: Charles Manson, the CIA, and the Secret History of the Sixties" - Tom O'Neill

"Operation Mind Control" - Walter Bowart

#2 HAARP

HAARP

Birçok kaynak, gizli buluşların arasında kaybolan veya sınıflandırılan teknolojilerin olduğunu iddia ediyor. Bunlar arasında enerji kaynakları, hava ve uzay teknolojileri, silah sistemleri ve iletişim teknolojileri gibi alanlarda devrim niteliğinde buluşlar olduğu söyleniyor. Bunlardan biri de yıllardır bahsi edilen HAARP.

İngilizce açılımı High Frequency Active Auroral Research Program olan (Yüksek Frekanslı Aktif Aurorasal Araştırma Programı) HAARP, ABD Silahlı Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri ve Alaska Üniversitesi tarafından ortak yürütülen bir programdır. Diğer taraftan HAARP tesislerinin ilk önce o zamanlarki SSCB, şimdi Rusya olarak bildiğimiz devlet tarafından Ukrayna'da yapılmak istendiği söyleniyor. Tesisin tamamının Nikola Tesla tarafından projelendirildiği, bir imalat yapıldığı ve orijinal Tesla tasarımı bu tesiste faaliyetler yürütüldüğü söylenir. Tesla'nın HAARP'ı iyi amaçlar doğrultusunda kullanılması için icat ettiğini fakat kötü niyetli insanların sonrasında bu teknolojiyi kötüye kullanmak için geliştirdiği iddialar arasında. Tesla'nın iddiasına göre de "üretebileceği ama üzerinde hiç çalışmadığı bir makina, Dünya'yı bir elma gibi ikiye bölecek güce sahipti."

İklim kontrol silahı olması ve yapay deprem, zihin kontrolü oluşturabilmesi gibi birçok teoriye konu olan HAARP 180 tane dev radyo sinyali yapabilen kulelerden oluşan bir sistem doğrultusunda, bulunduğu yerdeki askeri ve sivil tüm uçuşları engelleyebiliyor. Bu tesise 50 km mesafede 1986 yılında Çernobil nükleer kazası meydana geldi ve bu tesis sonsuza kadar kapatıldı. Bu yüzden Çernobil kazasının da ABD tarafından planlandığı iddia ediliyor.

Bir kısım bilim insanları ve eleştirmenler tarafından bu iddiaların eksik veya hatalı bilgiye dayandığı, iddiaların tesisin kabiliyetlerinin çok üzerinde olduğu ve doğa biliminin kapsamını aştığı iddia ediliyor.

Bu konuda uzmanlar tarafından farklı görüşler mevcut. Ünlü jeofizikçilerden Prof. Gordon J.F.MacDonald HAARP ile yapılabilecekleri şöyle sıralamıştı; 

-Kutuplar eritilebilir veya yerinden oynatılabilir

-Ozon tabakası ile oynanabilir

-Deprem yaratılabilir

-Okyanus dalgalarını kontrol edilebilir

-Dünyanın enerji alanları ile oynayarak, insan beyni kontrol altına alınabilir, radyasyon yaymayan termonükleer patlama bile yapılabilir.

History'de yayınlanan belgeselde de bunun olabilirliğini mümkün kılan bir deney yapılıyor.

Deneyde ELF yani son derece düşük Radyo dalgalarının depreme neden olabileceği açıkça gösteriliyor. 

Dünyanın en önde gelen jeolog ve deprem bilimcilerinden Prof. Dr. Xavier Le Pichon da yapay depremlerin mümkün olabileceğini belirtti.

Prof. Dr. Xavier Le Pichon’a yapay deprem ile ilgili yöneltilen ''dışarıdan bir müdahale ile bir deprem tetiklemek mümkün mü? Hatta Amerika'nın bazı deneylerle böyle bir şeyi yapabildiği söylendi. Bu olası bir şey midir?'' sorusuna şu şekilde yanıt verdi: '' Bunu yapabiliriz ve yapıyoruz. Fayın direncini değiştirebiliriz. Sürtünme bloke olduğunda depremin oluşması engellenebilir. Yani fayın içine sıvı enjekte ettiğinizde bu direnç düşüyor ve bir deprem oluşabiliyor ve bunu yapıyoruz. Birçok noktada mesela Amerika'da veya başka yerlerde şist gazı araştırmaları yapılırken enjekte ettiğimiz sıvı bir depreme yol açıyor ve kayayı kırıyoruz. Yani burada depremi biz oluşturmuş olmuyoruz. Mevcut fayın direncini kırmış oluyoruz. Tak diye bir anda deprem oluşmuş oluyor. Yani evet depremleri oluşturmak değil de harekete geçirebiliriz. Mesela küçük depremleri petrol şirketleri yapıyor sık sık''

Yani özet olarak Pichon, yapay olarak depremleri harekete geçirebileceklerini ve zaten bunun yapıldığını söylüyor.

HAARP ile ilgili bazı filmler, belgeseller ve kitaplar da bulunmaktadır.

Filmler:

"Geostorm" (2017) - Bu bilim kurgu filmi, HAARP teknolojisinin felaketlere yol açabilecek bir şekilde kullanılmasını konu alır.

"Chain Reaction" (1996) - Bu aksiyon-gerilim filmi, HAARP benzeri bir enerji kaynağı üzerine odaklanır ve bir kovalamacayı anlatır.

Belgeseller:

"Holes in Heaven: HAARP and Advances in Tesla Technology" (2004) - Bu belgesel, HAARP'ın potansiyel etkilerini ve eleştirilerini inceleyerek, teknolojinin arka planını açıklar.

"HAARP: Holes in Heaven?" (2010) - HAARP'ın bilimsel amaçlarından başlayarak, spekülasyonlara ve komplo teorilerine kadar geniş bir perspektif sunan belgesel.

Kitaplar:

"Angels Don't Play This HAARP: Advances in Tesla Technology" - Dr. Nick Begich ve Jeane Manning

"HAARP: The Ultimate Weapon of the Conspiracy" - Jerry E. Smith

#3 Chronovisor

Chronovisor

Listemizin belki de en uçuk en bilim kurgu buluşu Chronovisor cihazı. Bazı teoriler, zamanın manipüle edilebileceğini ve zaman yolculuğu teknolojilerinin gizli bir şekilde kullanıldığını öne sürer. Bu buluşlar, zaman akışını değiştirebilme, geleceği tahmin etme veya geçmişe müdahale etme gibi yeteneklere sahip olabilir.

Chronovisor, teorik bir cihazdır ve zamanı geriye doğru izlemek veya geçmişe bakmak için kullanıldığı iddia edilen bir araç olarak tanımlanır. İtalyan rahip ve mucit Pellegrino Ernetti tarafından 1960'larda ortaya atılan bu cihaz, büyük ilgi ve spekülasyonlara neden olmuştur.

Ernetti'ye göre, Chronovisor, görüntü, ses ve hatta kokuları geri getirmek için zaman boyunca kaydedilen elektromanyetik dalgalara erişim sağlayabilen bir aygıttı. İddiaya göre, bu cihaz, geçmişteki olayları gözlemlemek için tarihi anları yeniden canlandırabilirdi.

Evet yanlış anlamadınız. Teoriye göre, Vatikan'da bulunan bir aygıt olan "Chronovisor", insanların geçmişi görebilmesini sağlıyor.

İddiaya göre, İtalya'nın Venedik şehrindeki Katolik bir rahip olan Pellegrino Ernetti, Chronovisor adını verdiği bir icatla geçmişi görebildiğini iddia etmiştir. Ernetti, aynı zamanda kuantum fiziği konusunda uzmanlaşmış bir rahiptir ve ünlü bilim insanları Enrico Fermi ve Wernher von Braun gibi isimlerden yardım aldığını iddia etmiştir. Chronovisor'ün bir kabin ve kontrol sisteminden oluşmakta ve geçmişteki elektromanyetik radyasyonu çözümleyerek çalıştığı düşünülmektedir.

Ancak, Chronovisor ile ilgili en çarpıcı iddialardan biri, Pellegrino Ernetti'nin cihazı kullanarak Hz. İsa'nın çarmıha gerildiği zamana gidip fotoğraf çektiği şeklindedir.

Ancak, Ernetti'nin rahip olduğu ve bu bilgiyi dünyaya açıklamakta çekinceleri olduğu belirtilmektedir. Sonraki yıllarda ise CIA'dan sızan bilgilere dayanarak yeni iddialar ortaya atılmıştır. Bu iddialara göre, Chronovisor gizli servisler olan MI6 ve CIA tarafından kullanılmaktadır. Hatta bazı komplo teorisyenlerine göre, CIA bu cihazı Amerika Birleşik Devletleri politikalarının belirlenmesinde dahi kullanmaktaymış. Bu sızan bilgilerden sonra, Vatikan'dan bir açıklama beklenildi ve bu iddiaların gerçekliği merak edildi. Ancak, konu ile ilgili bir açıklama gelmedi. Sonuç olarak Chronovisor'un varlığı hakkındaki iddialar, sadece Ernetti'nin ifadelerine dayanmaktadır. 

Sonuç olarak, insanlıktan saklandığına inanılan gizli buluşlar ve deneyler, popüler kültürde merak uyandıran bir konu olmuştur. Ancak, birçok gizemli olay gibi gerçekliği kanıtlanmadığı sürece bunlar sadece teoriler ve komplo spekülasyonları olarak kalacaklardır. İleride belki bazı gizemlerin çözülmesiyle, bu konular hakkında daha fazla bilgiye ulaşabileceğiz. Ancak şu an için, bu gizemlerin sürdüğü ve hayal gücümüzü beslemeye devam ettiği bir dünyada yaşıyoruz. Bu bölümümüzde sizlere 3 farklı buluş ve deneylerden bahsettik. Bir sonraki bölümümüzde görüşmek üzere gizemle kalın hoşça kalın...

Bir Cevap Yazın

*E-Posta adresiniz gösterilmez.

Oturum Aç

Şifremi Unuttum

İçeriği Şikayet Et