İlginç Bilgiler

Siyahilere Yapılan Sömürgecilik ve Köle Ticareti İlk Ne Zaman Başladı?


Nisan 23, 2024 / 112 Görüntüleme / 0 Yorum

Siyahilere karşı ırkçılık, kökenleri köle ticareti ve sömürgecilikle iç içe geçmiş, yüzyıllara yayılan köklü bir tarihe sahiptir. Tarih boyunca siyahi bireylerin karşı karşıya kaldığı sistematik baskı ve insanlıktan çıkarma, dünya genelindeki toplumlarda kalıcı yaralar bırakmıştır. Bugünkü yazımızda sizlerle siyahilere yönelik ırkçılığın kökenlerini ve başlangıcının izini sürecek ve bu topluluğun katlandığı mücadelelere bakacağız.

Köle Ticareti

Köle ticareti

Irkçılık, bugün anladığımız anlamda eski toplumlarda aynı şekilde yoktu. Bunun yanı sıra, tarih boyunca görünüş ve kültür farklılıklarına dayalı önyargı ve ayrımcılık olmuştur. Eski Mısır, Yunanistan ve Roma gibi çeşitli eski uygarlıklarda, "öteki" olarak kabul edilen bireylere karşı önyargı ve ayrımcılık örnekleri bulunmaktadır. Bu toplumlar özellikle siyahları hedef almazken, etnik köken, milliyet veya sosyal statüye dayalı önyargılar sergilemişlerdir.

Siyahlara karşı ırkçılığın ortaya çıkışı, 15. yüzyılda başlayan köle ticaretine kadar uzanmaktadır. Ekonomik kazanç peşinde koşan Avrupalı ​​güçler, milyonlarca Afrikalıyı zorla yakalayıp Amerika'da köle olarak çalışmak üzere Atlantik üzerinden Amerika’ya göndermiştir. Bu insanlık dışı sistem, ırksal hiyerarşinin temelini atarak siyah bireylerin aşağı kabul edilmesini ve yalnızca tenlerinin rengine göre insanlık dışı muameleye maruz kalmasına sebep oldu. 

Sömürgecilik ve Üstünlüğün Gerekçesi

Sömürgecilik, ırkçılığı daha da sağlamlaştırdı. Avrupalı ​​güçler Afrika, Asya ve Amerika'da koloniler kurarak kültürel, ekonomik ve politik egemenliklerini dayattılar. Beyaz sömürgeciler, eylemlerini haklı çıkarmak için ırk teorilerini kullandılar. Beyaz üstünlüğü ve siyah aşağılığı insanlığa empoze ettiler. Bu dönem, sömürgeciliğin mirasının toplumları etkilemesiyle, siyah toplulukların sistematik baskı ve sömürüsüne tanık oldu. 

Bilimsel Irkçılık ve Sahte Bilimsel Teoriler

18. ve 19. yüzyıllarda, ırk ayrımcılığı için entelektüel gerekçeler sağlamaya çalışan bilimsel ırkçılık ve sözde bilimsel teoriler ortaya çıkmaya başladı.  Carl Linnaeus ve Johann Friedrich Blumenbach gibi önde gelen figürler, insanlığı ırksal gruplara ayırdı. Siyahlar genellikle ilkel ve entelektüel olarak tasvir edildi. Bunun detaylarına gelin hep birlikte bir göz atalım.

Carl Linnaeus ve Johann Friedrich Blumenbach Gibi Önde Gelen İsimler İnsanlığı Irk Gruplarına Nasıl Ayırdı?

Carl Linnaeus
Johann Friedrich Blumenbach

Carl Linnaeus ve Johann Friedrich Blumenbach, 18. ve 19. yüzyıllarda bilimsel ırkçılığın gelişmesine katkıda bulunarak, insanlığı ırksal gruplara ayırmada önemli roller oynadılar. Yaklaşımları farklı olsa da hem Linnaeus hem de Blumenbach, insanları fiziksel özelliklerine ve coğrafi kökenlerine göre sınıflandırmaya çalıştı. İsveçli bir botanikçi, doktor ve zoolog olan Carl Linnaeus, taksonomi alanındaki çalışmaları ve ikili adlandırma sistemini geliştirmesiyle tanınmaktadır. 1735 yılında yayınlanan "Systema Naturae" adlı kitabında Linnaeus, insanları fiziksel özelliklerine göre dört farklı ırk grubuna ayırdı:

  • Avrupalıları açık tenli, kaslı ve geleneklere göre yönetilenler olarak,
  • Yerli Amerikalılar, kırmızımsı tenli, huysuz ve alışkanlıklarla yönetilen olarak,
  • Asyalılar sarı tenli, melankolik ve fikirleriyle yönetilen kişiler olarak,
  • Afrikalılar siyah tenli, rahat ve dürtüleriyle yönetilen kişiler olarak tasvir edildi.

Alman doktor, antropolog ve doğa bilimci Johann Friedrich Blumenbach, Linnaeus'un çalışmalarını genişletti ve daha ayrıntılı bir ırksal sınıflandırma sistemi geliştirdi. Blumenbach, 1775'te yayınlanan "İnsanlığın Doğal Çeşitleri Üzerine" adlı kitabında, kafatası ölçülerine ve fiziksel özelliklere dayalı olarak beş farklı ırk kategorisi tanıttı:

  • Kafkas: Blumenbach, Avrupalıları güzel bir kafatası şekline, açık tene ve iyi gelişmiş zekaya sahip olarak tanımlayarak bu grubu en üstün grup olarak görüyordu.
  • Moğol: Bu kategori, sarımsı cilt, yüksek elmacık kemikleri ve nispeten düz saçlarla karakterize edilen Doğu Asya'dan insanları içeriyordu.
  • Etiyopyalı: Afrikalılar, koyu ten, kıvırcık saç ve düz burun ile tanımlanan bu kategoride gruplandırılmıştı.
  • Amerikan: Amerika'nın yerli halkları, kırmızımsı bir cilde, belirgin elmacık kemiklerine ve düz saçlara sahip olarak tanımlandı.
  • Malay: Bu kategori, açık kahverengi tenli, dalgalı saçlı ve geniş burunlu Güneydoğu Asya ve Pasifik Adalarından gelen popülasyonları içeriyordu.

Blumenbach'ın ırksal sınıflandırması, Linnaeus'unkinden daha az açık bir şekilde ayrımcı fakat yine de ırksal hiyerarşi fikrini sürdürmüştür.

Köleliğin Kaldırılması ve Eşitlik Mücadelesi

19. yüzyıl, ırkçılıkla mücadelede önemli bir dönüm noktası oldu. Kölelik karşıtı hareketler, Frederick Douglass, Harriet Tubman ve Sojourner Truth gibi önde gelen şahsiyetlerin köleleştirilmiş siyahların özgürleşmesine öncülük etmesiyle hız kazanmış oldu. Tüm bunların sonucunda köle ticareti sonunda kaldırıldı. Ancak eşitlik mücadelesi henüz bitmemişti.

Jim Crow Dönemi ve Irk Ayrımı

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki kölelik sonrası dönem, kurumsallaşmış ırkçılık ve ırk ayrımcılığı ile karakterize edilen Jim Crow dönemi tarafından gölgelendi. Siyah insanlar, ayrılmış okullar, kamu tesisleri ve kaynaklara ve fırsatlara eşit olmayan erişim dahil olmak üzere yaygın ayrımcılıkla karşı karşıya kaldı. 1950'lerin ve 1960'ların Martin Luther King Jr., Rosa Parks ve Malcolm X gibi şahsiyetler tarafından yönetilen Sivil Haklar Hareketi, bu adaletsizliklere karşı mücadele ederek yasal değişikliklerin ve daha fazla sosyal farkındalığın yolunu açtı.

Çağdaş Irkçılık ve Adalet Mücadelesi

Siyahilere yönelik ırkçılık, önemli gelişmelere rağmen maalesef ki günümüzde çeşitli biçimlerde varlığını sürdürmeye devam ediyor. Sistemik eşitsizlikler, ırksal profilleme, polis vahşeti ve sosyoekonomik eşitsizliklerin tümü, süregelen adalet ve eşitlik mücadelesine katkıda bulunmaktadır.

Siyahlara karşı ırkçılığın kökleri köle ticaretine, sömürgeciliğe ve müteakip sosyopolitik sistemlere dayanan uzun ve karmaşık bir tarihe sahiptir. Irkı veya etnik kökeni ne olursa olsun her bireye değer verildiği ve saygı duyulduğu bir gelecek için hep birlikte çabalamalıyız!

Bir sonraki yazımızda görüşmek dileğiyle :)

Bir Cevap Yazın

*E-Posta adresiniz gösterilmez.

Oturum Aç

Şifremi Unuttum

İçeriği Şikayet Et