Bugün Londra’nın klasik, o yağmurlu ve puslu havasından kaçarken sığındığım minicik bir kafe aklıma geldi, sizlerle de paylaşmak istedim. Whitechapel Gallery’nin hemen yanında, Aldgate East Station’ının da çıkışında bulunan Exmouth Coffee’nin yeri bende çok ayrı. Duvarlarında müşterilerinden ve çalışanlarından anılar bulabileceğiniz bu minik mekan, loş aydınlatması ve birbirinden lezzetli yiyecekleriyle Londra’da uğranması gereken bir mekan. İsterseniz sizde duvara kendinizden bir şeyler bırakabilirsiniz. Burada her şey kabul; bir çizim, yazı, fiş, fotoğraf…
(Not: Başka bir yazımda Whitechapel Gallery’den de kısaca bahsetmek isterim. Sanat severlerin çok keyif alacağını düşündüğüm exhibition’ları oluyor.)
Gelelim Exmouth Coffee’ ye. Kahveleri zaten harika, ben asıl yiyeceklerinden bahsetmek istiyorum. Özellikle öğle yemeklerinden… Salataları, sandviçleri ve tatlılarıyla tok bile olsam bana bir şeyler yedirten bir menü... Yiyeceklerinin lezzeti bir süreliğine de olsa günün stresini ve sıkıntılarını unutturuyor, en azından bendeki etkisi bu. Bakalım sizde nasıl olacak :P
.png)
Benim favori menüm resimdeki gibi, sandviç yanında tatlı patates ve brokoli salatası. Artı taze demlenmiş filtre kahve. Mmm…
.png)
Ayrıca eklemek isterim ki bence Londra’daki en iyi bademli kruvasanı sunan kafe burası. Ben kruvasanı dışı çıtır içi yoğun malzemeli severim. Burası tamda bu şekilde sunuyor. Açık konuşacağım kahvaltıda bir seferde 3 tane yediğimi hatırlıyorum. Uyarıyım da, başlarsanız bırakamayabilirsiniz.
Fotoğrafını yanda paylaşıyorum, ancak inanın tatmadan anlayamazsınız!!
Kahvaltı seçeneklerinde sıcak tabaklarda mevcut ama minik bir öneri, buranın french toast’unu görmezden gelin. Çok daha iyi olabilir, hatta evde kendiniz bile daha iyi yaparsınız diye düşünüyorum :P
Neyse, her şeyde dört dörtlük olamaz zaten değil mi? Gidenlerin yorumlarını ve farklı menü önerilerini bekliyorum, afiyet olsun.
xoxo
