Okuyanlar Anlatıyor

King's College'a Giden Uzun İnce Bir Yol


Marie Jaroussky / Mayıs 14, 2021 / 605 Görüntüleme / 0 Yorum

Başlık, hayatımın en en en kritik kararının özetidir. Meslek seçimi bile benim için, okuduğum master programı ve okul kadar kritik olmamıştır. Kulağa biraz ters gelse de ilerideki yazılarımı okuyup beni biraz tanığınızda anlayacaksınız. 

Ben diyetisyenim, lisansımı Medipol’de okudum. Mezuniyetten sonra Brighton’da 6 ay geçirdim, bir önceki yazımda bahsetmiştim, o sırada da yüksek lisans programlarına başvurdum. Totalde başvuru yaptığım 6 okul vardı, bir kısmı yine beslenme ve diyetetik masterıydı. Bir iki tane de sporcu beslenmesi vardı; Türkiye’de beslenme alanında yükselen trendlerden biri. Aslında hiç ama hiç ilgim olan bir konu değildi, hala değil. O sıra, başarılı olmak için gerçekten ama gerçekten sevdiğin şeyi yapıyor olman gerektiğini bu kadar idrak edememişim sanırım. Neyse, başvurularım arasında, ‘Zaten kabul alamam ama ben yine de başvurmuş olayım’ diyerek başvurduğum King’s College London da vardı. Brighton’dayken, King’s de dahil tüm başvurularımdan şartlı kabul aldım. Şartlı kabul şu demek: akademik donanımını onayladık, okula başlamak için tek bir şey kaldı; en azından aldığın akademik derslerin ne ile ilgili olduğunu anlayabilecek kadar İngilizce bildiğini kanıtlaman :D E tamam dedim içimden, Türkiye’ye dönüp IELTS’e girerim, sonra da master hazırlıklarının tadını çıkarırım, bronzlaşırım filan..

Minik Beyza her şeyden habersizmiş, meğerse master yolculuğunun ilk challengeı başlıyormuş. Yani gençler, hiç de öyle hayal ettiğim gibi olmadı. Şimdi, her okul ve her bölümün istediği IELTS skoru farklıdır. Benim için gereken şuydu: her band minimum 6 olacak şekilde overall 6.5 almak. Bu sonucu almak için tam olarak 7 kez IELTS’e girmem gerekti. İlk 2 sonucum 6 idi. Sonraki 4 sınavdan overall 6.5 aldım fakat bazı bandlar 6’nın altında olabiliyordu. İşin sinir bozucu tarafı, mesela bir sınavda speaking 7 geliyorsa diğerinde 5.5 filan geliyordu. 7lik konuşabilen bir insan nasıl 2 hafta sonra 5.5 kadar konuşur? Ne demiş olabilirim ki? My name is potato filan belki? :D

Üst üste girdiğim IELTS sınavları nasıl sonuçlandı kısmına gelmeden önce burada bir parantez açmalıyım. Sınava çalışırken bir taraftan da hala başvurduğum master programlarını sorguluyordum. Sporcuya ısınamamıştım; beslenme ve diyetetik lisansının üzerine aynı bölümün yüksek lisansını yapmak, çorba üzerine çorba içmek gibi olacaktı. Ben ise tatlının üzerindeki o vişneyi yemek istiyordum. Çocuk, her zaman çok ilgimi çeken bir alandı. Pediatrik beslenmeyi çok araştırmıştım ama spesifik olarak öyle bir master programı bulamamıştım. Derken, o sıra Kings’in web sitesinde Women and Children’s Health MSC programını gördüm! Yeni açılacak bir bölümdü ve daha iyisi, çocuk beslenmesinden çok daha geniş kapsamlı bir eğitim veriyorlardı. Perinatal psikolojiden tutun da çocuk alerjilerine, global kadın sağlığından kök hücrelerine kadar çok ama çok ilgi çekici konuları içeren bir bölümdü. Hemen kadrosuna baktım, o da muazzamdı. Bölüm başkanının sayamayacağım kadar çok makalesi vardı, bir kısmı da Lancet’te yayınlanmıştı (en ünlü akademik tıp dergisi). Tamam dedim, kesinlikle diğerleri değil, bu bölümü okuyacağım. Şansıma başvuruların son günü ertesi günmüş. Apar topar çalıştığım acentayı aradım. Mesai saatinin dışındaydık. O an aklıma gelebilecek her türlü yolu denedim ve birine ulaşıp durumu açıkladım. Acilen başvuru yaptık. 3 hafta sonra oradan da kabul geldi! 

Yeni sıkıntım şuydu: şartlı kabuldü ve IETLS sonucumu okula iletmek için çok az bir sürem vardı; sadece 1 kez daha sınava girebilecektim. Oldu oldu, olmazsa mastera başlamak için 1 sene beklemek zorunda kalacaktım. En sonunda overall 7 alıp şovumu yaptım! :) Yaptım ama, o son IELTS sonucunu aldığım anı hiç unutmuyorum. Heyecandan ellerim titremişti, zar zor açabilmiştim maili. Sonra da mutluluk göz yaşları vs vs… Bu arada şunu da söylemeden geçmek istemem, o zamanlar içimi rahatlatmak için şöyle düşünüyordum; en azından elimde şartlı kabulüm var, olmadı 1 sene geç başlarım. Fakat o sonucu alamasaydım ve 1 sene daha bekleseydim eğer, master yaparken pandeminin çıkacağını, her şeyin zorlaşıp tatsız bir hale geleceğini tahmin dahi edemezdim. 

İşte böyle çalkantılı başladı King’s yolculuğu. Aslında çok enteresan, bu anlattığım şeyler master senesinde yaşanacakların minik bir fragmanı gibiydi. Hayat bana kısaca şunu diyordu; başarının anahtarı tutkuyla yaptığın herhangi bir şey üzerine çok fazla emek vermek ve vazgeçmemek. Dizinin fragmanını izlediniz, 1. episode için please stay on the line.

Öpüldünüz, Xxx

Bir Cevap Yazın

*E-Posta adresiniz gösterilmez.

Oturum Aç

Şifremi Unuttum

İçeriği Şikayet Et