İlginç Bilgiler

İblis Avcıları Ed ve Lorraine Warren Çiftinin Sıradışı Yaşamı


Eylül 07, 2023 / 1685 Görüntüleme / 0 Yorum

Bugün sizlere izlediğiniz çoğu korku filminin araştırmalarından esinlendiği hayatlarını paranormal olaylara adamış olan Ed ve Lorraine çiftini tanıtacağım.

The Conjuring (Korku Seansı) serisini bayıla bayıla izleyenleriniz vardır muhakkak. Peki her seride anlatılan tüm olaylara tanık olan bir çiftin olduğunu söylesem bana inanır mıydınız? Evet inanmazdınız, ama cesaretin bedenleşmiş halleriyle tanışmanızın zamanı geldi. İşte karşınızda izlediğiniz birçok korku filminin arkasında araştırmaları yer alan Ed ve Lorrain Warren çifti...

Yüzyılın ortalarında, karanlığın bilinmezliklerine ışık tutan iki isim, paranormal olayları araştırma dünyasında çığır açtı. Ed ve Lorraine Warren. Modern hayalet avcılığının ve doğaüstü araştırmalarının öncüleri olarak kabul edilen bu çift, mistik, korkutucu ve bazen çözülemeyen vakaları incelemek için yıllarını adadı. Gençlik yıllarından itibaren birbirlerine olan bağları, sadece aşkla sınırlı kalmayıp, birlikte yüzlerce vaka üzerinde çalışma arzusuna dönüştü. Ölümleri bile, onların ardında bıraktığı mirası etkileyemedi. Bu makalede, Warren çiftinin yaşamlarını, araştırmalarını ve paranormal dünyaya olan katkılarını daha yakından inceleyeceğiz.

İnceleyeceğimiz Vakalar

  1. Snedeker Ailesi
  2. Union Mezarlığı
  3. Werewolf Olayı (Bill Ramsey)
  4. Arne Cheyenne Johnson (Katil İblis Vakası)

Amerika'da doğaüstü olayları araştıran en ünlü isimlerden biri olan Ed ve Lorraine Warren, paranormal araştırmaları ve yazdıkları kitaplarla tanınırlar. Yani hem paranormal araştırmacı hem de yazarlardı.

Ed ve Lorraine Warren

Paranormal olaylar denilince akla gelen ilk isimlerden olan Ed ve Lorraine Warren, yıllar boyunca pek çok meşhur vaka üzerinde çalışarak bu alanda otorite haline geldi. Peki, bu çift kimdi ve onları bu kadar özel kılan neydi?

Ed, Amerika'da genç yaşlarda bir polis memuru olarak çalışırken demonolojiye (iblis bilimci) ilgi duymaya başlamıştı. Bu ilgisi, kendisini resmi bir demonolojist olmaya yönlendirdi.

Lorraine ise doğuştan sahip olduğu medyum yetenekleriyle tanındı. Lorraine, insanlarda aura denilen enerjiyi görebildiğini iddia ediyordu. Yani Lorraine'in durugörü yeteneği vardı ve bu sayede çiftin üstlendiği vakaların çoğunda varlıklarla iletişim konusunda bir aracı olarak görev yaptı.

Çift, 1952 yılında New England Psişik Araştırmalar Derneği'ni kurarak özellikle musallat vakaları olmak üzere 10.000'den fazla paranormal olaylar üzerinde çalıştılar.

Daha önce bahsettiğimiz en ünlü vakaları: Anabelle

Annabelle Warren çiftinin müzesinde

Bu vakaların başında, popüler kültüre damgasını vuran Annabelle bebeği gelmekteydi. Donna isimli genç bir kadına hediye edilen bu oyuncak bebek, Raggedy Ann modeliydi ve bir süre sonra kendi başına hareket etmeye başladığına tanık olundu. Bir medyumun, bebeğin içinde 6 yaşında bir çocuğun ruhu olduğunu söylemesine rağmen, Warren çifti bu durumu daha farklı değerlendirdi ve bebeği insanlık dışı bir ruhun etkisi altında olduğunu belirtti. Hatta bebekle oynamanın iki ölüme neden olduğunu bile belirttiler. Annabelle, çiftin kurduğu "The Warren’s Occult Museum" adlı müzede özel bir cam kutuda sergilenmekte ve üzerinde "Açmayın" uyarısı bulunmaktadır.

Üzerinde ‘Açmayın’ yazıyor.

Warren çiftinin araştırmaları, birçok korku filmine ilham verdi. 'The Conjuring' serisi, 'The Amityville Horror', 'The Haunting in Connecticut', 'Annabelle' ve 'The Nun' bu filmlerden sadece birkaçıydı. Ancak çiftin araştırmaları sadece hayranlıkla karşılanmadı; zaman zaman eleştirilere de maruz kalıyorlardı. Özellikle 1970'lerde New England Skeptical Society, Warren'ların metodolojilerini ve sonuçlarını sorguladı.

Çiftin hayatları boyunca elde ettikleri başarılara, katkılara ve eleştirilere rağmen, seyahat masrafları dışında danışmanlık hizmetleri için ücret talep etmedikleri bilinmektedir. Ayrıca, genellikle üniversitelerde dersler vererek bilgi ve deneyimlerini genç nesillerle paylaştılar. Yani evlerine veya kendilerine kötü bir varlığın musallat olduğunu düşünen aileler musallattan kurtulmak için bu çifte başvuruyordu. Çift ise mesleklerini para için yapmadıklarını seyahat masrafları hariç ekstra bir ücret almadıklarını söylüyorlardı.

Warren Çiftinin Araştırdığı En Önemli Vakalar Serisi

#1 Snedeker Ailesi

Snedeker Ailesi

Ed ve Lorraine çiftinin müdahil olduğu bir başka enteresan vaka da Snedeker ailesi olmuştu. Vakanın özellikle paranormal topluluklar ve korku sineması hayranları arasında çok ünlü bir vaka haline gelmesinin nedeni ailenin yaşadığı olaylardı. 

Allen ve Carmen, üç oğulları, kızları ve iki yeğenleriyle birlikte Connecticut, Southington'da, bir zamanlar cenaze evi olarak kullanılmış basit beyaz bir çiftlik evine taşındılar. Bodrumda, tabutlar için kaldırma aletleri, bir medikal sedye, kan drenajları ve ayak etiketleri gibi çeşitli cenaze ekipmanları buldular. Kısa süre sonra, Snedekerler kötülüklerin her türlüsünü rapor etmeye başladı. 

Yaşadıkları ve raporladıkları olayların arasında cinsel saldırılar, hayaletler ve Hodgkin hastalığı için tedavi gören en büyük oğlunda ani, şiddetli kişilik değişiklikleri, eşyaların kendi kendine hareket etmesi, soğuk noktalar ve tuhaf kokular, görünmeyen varlıkların dokunuşlarını hissetme ve korkunç halüsinasyonlar yer alıyordu. Aile, evdeki bu tuhaflıkların, daha önce cenaze evi olarak kullanılmasından kaynaklandığına inanıyordu. Özellikle bodrum katında yapılan embalm (mumyalama) işlemlerine dair çeşitli aletler bulunmuştu.

Carmen Snedeker

Bu paranormal olaylar karşısında endişelenen Snedeker ailesi, Ed ve Lorraine Warren çiftinden yardım istedi. Warren çifti, evde bir dizi araştırma ve inceleme yaptıktan sonra evi "cinli" ilan etti. Yani bu incelemeler sonucunda, evde kötü niyetli varlıkların var olduğuna ve ailenin bu varlıklar tarafından taciz edildiğine inandıklarını açıkladılar. Çiftin evi ziyaret etmesinin ardından bu olay etrafında büyük bir medya kampanyası başlatıldı. Snedeker ailesinin hikayesi, birçok kişi tarafından şüpheyle karşılandı. Bazıları, ailenin hikayesini abarttığına veya tamamen uydurduğuna inanıyordu. Warren çiftinin bu olaya dahil olmasına rağmen, bu eleştiriler ve şüpheler hala devam etmekteydi. Bazıları bu olayları gerçek bir paranormal deneyim olarak kabul ederken, diğerleri bu hikâyeyi tamamen kurgusal veya abartılı olarak görmekteydi. Ancak eleştiriler, hikayenin popüler olmasını engellemedi. 2002'de, olaylarla ilgili bir belgesel televizyonda yayınlandığında Snedeker olayı tekrar gündeme geldi. 2009'da ise "The Haunting in Connecticut" filmi sinemalarda gösterime girdiğinde tekrar popülerleşti. Bu film aynı zamanda hikâyenin popüler kültürde kalıcı bir yer bulmasını sağlamıştı.

#2 Werewolf Olayı (Bill Ramsey)

Bill Ramsey'nin hikayesi, 9 yaşındayken başladı. 1952 yılında bir cumartesi gününde, bahçede oynarken ansızın bir öfke nöbeti geçirdi ve bahçedeki çitleri koparmaya çalıştı. Bu nöbet sırasında, Ramsey'in yüzünde vahşi bir ifade belirdi ve ağzında köpükler oluştu. Bir dış kuvvet, hareket yeteneğini ele geçirmiş gibiydi ve genci tamamen kontrol altına aldı. Öyle ki Ramsey, babasının bile zorlanabileceği bir çit direğini sökmeyi başarmıştı ve etrafına vahşi bir şekilde sallıyordu. Sonrasında yaptığı şey herkesi geri çekilmeye zorlamıştı. Bill, bahçeyi sınırlayan örgüye atıldı ve dişlerini ona gömdü. Ancak bu hafif bir ısırık değildi, bir hayvanın yapabileceği tam teşekküllü bir kemirme eylemiydi. Ebeveynleri, oğullarını sakinleşene kadar dehşet içinde izlediler. Onu ele geçiren şey kaybolduğunda Bill sakinleşmişti. Bu olaydan sonraki 15 yıl boyunca, not edilecek başka bir şey olmadı.

Ramsey olgunluğa eriştiğinde ve 20'lerinin ortasında iken, evlenmiş ve çocukları olmuştu. Evliliğinin ilk birkaç yılı azar azar yine korku ve huzursuzluk hissiyle dolu düzenli kabuslar görmekteydi.

1980'lerin başında, Ramsey yetişkin bir adam olarak bu tür öfke nöbetlerini tekrar yaşamaya başladı. Birkaç kez, bu nöbetler sırasında insanlara saldırmaya çalıştı ve hastaneye kaldırıldı. Ramsey, bu öfke nöbetlerinin kurt adam dönüşümlerine benzediğini iddia etti. Mesela 1983'te arkadaşlarıyla dışarıda sosyalleşirken, Bill, on yıllar önce ebeveynlerinin arka bahçesinde deneyimlediği aynı duyguların başlangıcını hissetmeye başladı. Bahaneler uydurup tuvalete gitti. Oradayken, aynada ona geri bakan bir kurt adamın yansımasını görmüştü.

Bu olay evlerine dönerken ne olacağının sadece bir öncüsüydü. Taksi yolculuğu sırasında, anlatılanlara göre Bill'in elleri pençelere dönüşmüş ve yanındaki yolcunun bacağını ısırmıştı. Sürücü soğukkanlılığını korudu ve arabayı sokak ortasında durdurarak Bill'i arabadan atmaya çalıştı.

Aynı yılın Aralık ayına yaklaşırken, Ramsey göğsünde ağrılar hissetmeye başlamıştı. Olası bir kalp krizi endişesiyle hemen yerel hastaneye başvurdu. Ramsey'in tansiyonu ölçüldü. Bu esnada Ramsey birdenbire hemşirenin koluna dişlerini geçirdi.

Sonra acil servis ekipleri hemen olaya müdahale etti. Bu tuhaf duruma şahit olanlar, sanki bir adamın içinde kötü bir varlık varmış gibi koştuğunu, her iki omzunu çöktürdüğünü ve parmaklarını pençelere döndürdüğünü belirttiler. Ramsey, bir çılgın hayvan gibi dudaklarını geriyordu. Bu saldırının durmasını sağlamak için birkaç görevlinin müdahalesi gerekti. Bir polis memuru, Ramsey'in bileklerine kelepçe takmayı başardı, ancak bu da yetersiz kalmıştı. Ramseye sakinleştirici iğnesiyle durdurulabilmişti. Bir süre gözlem altında tutuldu. Bu sefer Ramsey'e yardımcı olan tek hemşire, hayatının tehlikede olduğunu hissetti ve bir doktor bulmak için yanından ayrıldı. Ramsey'in öfkesi tekrar kabarmıştı. Olayı duyan dört polis memuru Ramsey'in etrafını kuşattı. Ramsey, her birine birkaç saniye boyunca hırıltılı bir şekilde saldırdı. Ramsey’e sonunda müdahale etmek için dört kişi gerekti. Memurlardan biri birkaç gün hastanede kalmak zorunda kalacağı yaralar aldı. 

The Conjuring - Werewolf 

Yerel emniyet müdürlüğüne vardıklarında, polis cerrahı çağrıldı. Ramsey’e özel testler ve olası tedaviler için bir akıl sağlığı tesisine aktarılma teklifi sunuldu. Fakat Ramsey tarafından bu öneri ciddi bir şekilde değerlendirilse de, sonunda reddedildi. Uzun bir süre kendinde olduğu için, Ramsey 2 aylık gözaltından sonra serbest bırakıldı.

Üç yıl sorunsuz geçtikten sonra, Ramsey kendini yine aynı polis istasyonunda buldu. Bu kez, bir gencin ihbarını yaparak oradaydı. Arabayı park ettiği an genç, polis istasyonuna doğru koştu. Bu sırada, Ramsey önceki yıllarda yaşadığı kontrol dışı dürtülerin artmaya başladığını hissetti.

Yanına boyca kendisinden daha büyük ve iri bir polis geldi ve Ramsey'in kolunu tuttu. Ramsey bu müdahaleye karşılık vererek polisi yere attı. Diğer polisler olaya müdahil oldular ve Ramsey'e karşı bir düzine polis (iki müfettiş de dahil) müdahalede bulundu. Olayın kontrol altına alınabilmesi için Ramsey'e iki enjeksiyon yapıldı.

Ve tabi yine meşhur çiftimiz Ed ve Lorraine Warren, bu vakayı duyduktan sonra hemen İngiltere'ye geldiler ve Ramsey ile görüştüler. Ed ve Lorraine Warren o dönemde zaten Londra'da bulunuyorlardı ve Ramsey'in başına gelenleri duymuşlardı. Yerel yetkililer bu olayları aktif olarak takip etmese de Warren çifti, Ramsey'in kötü bir varlık tarafından ele geçirildiğine inanıyordu. Ramsey ile görüşmek için izin istediler ve bu izni aldılar. Ramsey'e, durumunu incelemek için Connecticut'taki kiliselerine gelmesinin en iyi çözüm olacağını söylediler. Warren çifti, Ramsey'in şeytani bir varlık tarafından etkilendiğine inandıkları için Onu ABD'ye getirerek bir şeytan çıkarma ayini gerçekleştirdiler. Seyahatin masraflarını "The People" adlı bir tabloid gazetesi üstlenmişti. 

Bill, Warren çiftinin kilisesine geldiğinde, çiftin danışmanı ünlü rahip Piskopos McKenna onun için bir ayin gerçekleştirmeyi önerdi. Ayin, Latin dilinde yapıldı ve yarım saat süresince her şey normaldi, ta ki Ramsey'in yüz ifadesinin değişip ellerini pençe gibi sıkmasına kadar. McKenna, Ramsey'in içindeki kötü varlığın gitmesini emretti. Bu ayin bir videoya kaydedildi.  Bu ayinden sonra Ramsey'in üzerindeki şeytani etkinin kaldırıldığına inanıldı.

Bu arada Ramsey'in yaşadıkları dünya genelinde basında yer bulmaya başlamıştı. 1992'de Bill Ramsey, halkın önünde son kez görüldü. Fox TV'nin "Sightings" programında yer aldı ve Amerika'ya yaptığı ziyaret öncesinde yaşadığı olayların sıklaştığını paylaştı. Son yıllarda, Ramsey hakkında herhangi bir yeni haber veya olay bildirilmedi. 

Bill Ramsey'in hikayesi, genellikle "Kurt Adam" possessiyonu (ele geçirme) olarak bilinir ve Warren çiftinin müdahalesiyle daha da popülerlik kazanmıştır. Warren çiftinin birçok araştırmasının filmlere uyarlandığını bilsek de Ramsey’in hikayesinin doğrudan bir Hollywood filmine uyarlanmadığını belirtmek isterim. Ancak, yine de korku film sektöründe birçok hikâye gerçek yaşanmış olaylardan esinlenerek oluşturulmuştur, bu nedenle Ramsey'in hikayesinin de bu türden (Kurt adam) esinlenmelerde kullanılmış olabileceğini düşünebiliriz.

#3 Union Mezarlığı

Union Mezarlığı

Birçok mezarlık tarihinin yanı sıra gizem ve hüzünle doludur; fakat Connecticut'taki Union Mezarlığı, Amerika'daki en ürkütücü yerlerden biri olarak ayrı bir yere sahiptir. Efsanevi "Beyaz Kadın" ve "Kırmızı Gözler" olmak üzere birçok hayaletin evi olarak bilinen bu mezarlık, ziyaretçilerini hem merakla hem de dehşetle donduruyor.

Efsanevi "Beyaz Kadın" tarafından mesken tutulmuş olup, Amerika'nın en ürkütücü yerlerinden biri olarak kabul edilen mezarlığın diğer ünlü hayaleti, "Kırmızı Gözler" olarak bilinir ve bazen insanlara çalılıklardan bakar. Only In Your State'e göre, bazı ziyaretçiler enselerinde sıcak bir nefes hissetiklerini ve arkalarına döndüklerinde, gizemli kırmızı gözlerin onlara baktığını belirtmişlerdir. Bu hayalet zaman zaman mezarlıkta insanları kovalarmış. Kırmızı Gözler'in, 1935'te mezarlığın karşısında yakılarak ölen Earle Kellog'un hayaleti olduğuna inanılıyor.

Beyaz Kadın ise çoğunlukla beyaz bir elbise içinde mezarlıkta dolaşan etkileyici bir figür olarak betimlenir. Çoğu zaman hüzünlü olarak tasvir edilse de, bu hayaletin tam kimliği ve hikayesi birçok spekülasyonun konusudur. Ancak birçok kişi, onun geçmişte yaşadığı trajik bir olay sonucu bu dünyada huzur bulamayan bir ruh olduğuna inanıyor.

Union Mezarlığı dışardan görüntüsü

Ve tabi ki bu lanetli topraklar yine bizim ünlü şeytan bilimci çiftimiz Ed ve Lorraine Warren'ın dikkatini çekmiştir. Çift, mezarlığın gizemlerini araştırmak ve paranormale dair kanıtlar bulmak için birçok kez ziyarette bulunmuşlardır. Bulgularını 1992'de "Mezarlık: Eski Yeni İngiltere Mezarlığı'ndan Gerçek Hayalet Hikayeleri" adlı kitapta derlemişlerdir. Hatta Ed Warren'ın, Beyaz Kadın'ı fotoğraflarda ve videolarda yakaladığı iddia edilir. Lorraine Warren, 2008'de NBC Connecticut'a verdiği röportajda, video kanıtlarının o kadar değerli olduğunu, bunu Monroe'daki Okült Müzesi'nde kilitli tuttuğunu söylemiştir. 

Union Mezarlığı'nın laneti, sadece bu iki hayaletin hikayeleriyle sınırlı değildir. Ziyaretçiler, mezarlıkta geçirdikleri zaman zarfında sıcak nefes, fısıltılar, aniden ortaya çıkan soğuk alanlar gibi birçok ürkütücü deneyim rapor etmişlerdir.

Sonuç olarak, Union Mezarlığı, Amerika'daki en ürkütücü yerlerden biri olarak bilinir ve ziyaretçilerini büyüleyen birçok sır ve efsaneyle doludur. Ancak bu mezarlığı ziyaret etmeyi düşünenlerin dikkatli olmaları tavsiye edilir; çünkü buradaki gizemler, geceleyin ziyaretçilere tehlikeli olabilir. Eğer cesaretiniz varsa ziyaret edin. Fakat haberiniz olsun Monroe Sun'a göre, mezarlık geceleyin kapalıdır ve kasaba polisi izinsiz giren kişilere ceza yazar.

Arne Cheyenne Johnson (Katil İblis Vakası)

Arne Cheyenne Johnson

Brookfield, Connecticut'ta Alan Bono adındaki bir cinayet, kasaba tarihindeki en dikkat çekici vakalardan biri olarak tarihe geçti. 1981 senesinde, 19 yaşındaki Arne Cheyenne Johnson ve 26 yaşındaki sevgilisi Debbie Glatzel, Brookfield Kennels'ın yönetim katında, Alan Bono'nun gözetiminde yaşamaktaydı. Bir gün, aile içerisinde bir araya geldiklerinde, alkollü olan Bono ile aralarında bir anlaşmazlık çıktı. Bu anlaşmazlık, Johnson'ın Bono'yu bir bıçakla yaralamasıyla sonuçlandı.

Olayın hemen ardından Brookfield Polis Şefi, bu cinayetin kasabanın uzun tarihindeki ilk olduğunu belirtti. Fakat asıl ilgi çekici olan, Johnson'ın savunmasının şeytani bir varlık tarafından kontrol edildiğini iddia etmesiydi. Bu iddia, tüm ülkede büyük bir yankı uyandırdı.

Bu iddianın arkasında da, yine paranormal olayları araştıran ünlü Ed ve Lorraine Warren çifti vardı. Lorraine, olayın ertesi günü, polise, cinayetin bir şeytani varlık tarafından işlendiğine dair bilgi verdi. Johnson, kendisiyle ilgili olan bu iddiayı doğrulamakla birlikte, cinayeti işlediği anı hatırlamadığını ifade etti.

Cinayet nasıl gerçekleşmişti? Ve Warren çifti neden suçlunun kötü bir varlık olduğunu iddia etti?

Olayların temelinde, Glatzel ailesinin genç üyesi David'in yaşadığı garip deneyimler yatıyordu. Cinayetten önce, Johnson ve kız arkadaşı Debbie Glatzel, Debbie'nin 11 yaşındaki kardeşi David Glatzel'in şeytani bir varlık tarafından musallat edildiğine inanıyorlardı.

David, ailesine görünmeyen bir "yaşlı adam"ın ona zarar vermekle tehdit ettiğini söylüyordu. Olaylar ilerledikçe, Glatzel ailesi, paranormal uzmanları ve demonologları Ed ve Lorraine Warren'ı çağırdı. 

Warren Çifti

Warren çifti, David üzerinde bazı ritüeller gerçekleştirerek bu varlığın var olup olmadığını kontrol etmek istedi. David üzerinde bir dizi şeytan çıkarma ritüeli gerçekleştirdiler. Bu ritüellerin birinde, Arne Cheyenne Johnson'ın şeytani varlığa meydan okuduğu ve ona David'i bırakması için yalvardığı iddia edildi.

Arne Cheyenne Johnson ve Alan Bono arasında cinayetten birkaç ay önce bir tartışma çıktı. Yaşanan tartışma, Johnson'ın Bono'yu bıçaklayarak öldürmesiyle sonuçlandı.

Yani Ed ve Lorraine çifti olayların başlangıcından itibaren Arne ve kız arkadaşı Debbie Glatzel’in yanında oldukları ve David’e musallat olan varlığa şahit oldukları için onlara göre suçlu Arne değildi.

Ed Warren, 1981 yılında People dergisine verdiği bir röportajda 'Çocuğu 43 kötü ruhun etkilediğini biliyoruz. Adlarını söylemesini istedik ve David bize 43 isim verdi.' dedi. 

Mahkeme süreci boyunca, Johnson'ın bu şeytani varlık tezine dayanarak kendisini savunması, çokça konuşuldu. Ancak bu iddia tabi ki yargıç ve jüri tarafından kabul görmedi ve Johnson, cinayetten suçlu bulundu. Ancak birkaç yıl hapis yattıktan sonra şartlı tahliye edildi. Çünkü 24 yaşındaki Johnson Somers'deki Connecticut Islah Enstitüsü'nde örnek bir mahkûm olmuştu.

Bu olay, hem Johnson'ın hem de Glatzel ailesinin yaşamlarını derinden etkiledi. Johnson ve Debbie Glatzel, bu trajik olayın ardından bir araya gelerek evlendiler ve birlikte yaşamaya başladılar. 

(Johnson ve Glatzel 30 Ocak 1985 tarihinde Johnson hapisteyken evlendiler.) Çiftin iki oğlu olduğu biliniyor. Debbie 2006 yılında verdiği röportajda Johnson'la ilgili, “Aşkımız daha da güçlendi. Kardeşimi kurtarmak için kendini feda etmeye hazırdı.” dedi.

Çünkü David’i kurtarmak için gerçekleştirilen ritüeller esnasında Arne Johnson'ın kötü ruha David'i bırakması ve onun yerine kendisini etkilemesi için yalvarmıştı. Debbie Glatzel, bundan sonra sevgilisinin garip davranmaya başladığını söylüyordu. Debbie çevresine, “Cheyenne transa girerdi, kötü ruhları gördüğünü söylerdi. Daha sonra hiçbir şey hatırlamaz.” diyerek sevgilisinin durumunu özetlerdi.

Bu olay, birçok medya organında geniş bir şekilde yer buldu ve birçok farklı formatta anlatıldı. Popüler kültürde, filmlerde, belgesellerde ve kitaplarda yer buldu. The Conjuring filminin 3. serisi olan "The Conjuring: The Devil Made Me Do It" filmi bu cinayeti Ed ve Lorraine Warren’in bakış açısıyla anlatıyor.

The Conjuring: The Devil Made Me Do It

Geldik yazımızın sonuna... Gördüğünüz gibi kariyerleri boyunca birçok yüksek profilli vaka üzerinde çalışan 20. yüzyılın en ünlü paranormal araştırmacıları olarak tarihe geçen Warren çiftinin yaşamı ve araştırmaları, paranormal olayların sadece masal ya da halk hikayeleri olmadığını, gerçeklikle ne kadar iç içe geçebileceğini gözler önüne seriyor. Onlar, doğaüstü olayları anlamaya çalışan, karşılaştıkları zorluklara rağmen vazgeçmeyen iki araştırmacıydı. Hayatları boyunca, bilinmeyene olan bu tutkuları, onları hem eleştiri oklarının hedefi yaptı, hem de pek çok kişinin gözünde kahraman. Onların hikayesi, bilinmezle yüzleşme cesaretinin ve arayışın önemini bir kez daha hatırlatıyor. 

Her ne kadar Warren çifti, bazı kesimlerden eleştiri alsa da, onların bu alandaki katkıları inkâr edilemez. Paranormal olayların gerçekliği konusunda ne düşünürsek düşünelim, Warren çiftinin bu alanda bıraktığı iz, tartışmasız bir şekilde derin ve etkileyicidir. Ed ve Lorraine Warren, paranormal olayları inceleme konusunda gerçek öncülerdi. Yaptıkları çalışmalar, hem eleştirmenlerin hem de hayranların ilgisini çekti. Bugün bile, onların hikayeleri ve araştırmaları, korku sinemasının ve popüler kültürün vazgeçilmez bir parçasıdır.  Dolayısıyla çiftin korku sinemasına olan katkıları da bu bağlamda paha biçilemez bir noktadadır.

Warren çiftinin yaşadığı vakalar, birçok popüler korku filmine ilham kaynağı oldu. "The Conjuring" ve "Annabelle" serileri bu vakaların sinema uyarlamaları olmuştur. Bu filmler, çiftin ününü daha da artırarak onları küresel bir fenomene dönüştürdü.

Ed ve Lorraine Warren çiftinin bazı vakalarını derinlemesine incelediğimiz serilerimizi de aşağıdaki linklere tıklayarak okuyabilirsiniz.

Metafizik Varlıklar Tarafından Musallat Vakası Yaşayan Aileler - Bölüm I

Dünya Üzerinde Açıklanamayan Gizemli Olaylar - Bölüm III

Lanetli Eşyalar: Ünlü Kehanetlere Sahip Gizemli Nesneler - Bölüm I

Ed ve Lorraine Warren çiftinin ölümü 

23 Ağustos 2006'da Ed Warren, Connecticut'taki evinde hayatını kaybetti. Lorraine ise 18 Nisan 2019'da aynı evde uykusunda vefat etti. 

Edward Warren, ölümünden sonra 1700'lü yıllara dayanan ve sürekli olarak hayaletlerin gezindiği iddia edilen bir mezarlıkta son yolculuğuna uğurlanmak istemiş. İşin enteresan tarafı bu mezarlıkta, uzun kara saçları olan, beyaz elbiseli ve ışıldayan bir varlık olduğuna dair söylentiler bulunmaktaydı. Ancak 2006 yılında Warren'ın buraya defnedilmesinin ardından, bu mistik varlığın hiçbir izine rastlanmamış. 

Acaba Warren çifti hala iblis avına devam mı ediyor dersiniz?...

Tabi şakayı bir kenara bırakalım, gizemle kalalım, hoşça kalalım...

Bir Cevap Yazın

*E-Posta adresiniz gösterilmez.

Oturum Aç

Şifremi Unuttum

İçeriği Şikayet Et