İlginç Bilgiler

Meksika'da Sergilenen Bin Yıllık Uzaylı Fosili Gerçek mi?


Eylül 14, 2023 / 427 Görüntüleme / 0 Yorum

Evrenin sınırsız derinliklerine bakarken, karanlık boşlukta başka bir zekâ formunun olup olmadığı sorusu insanlık tarihi boyunca zihinleri meşgul etmiştir. Gökyüzüne çevirdiğimiz gözlerle, yıldızların ötesinde bizi izleyen başka bir gözün olup olmadığını merak ediyoruz. Uzayın genişliği ve bilinmezlikleri, hayatın sadece Dünya'da mı, yoksa kozmosun başka bir köşesinde daha mı olduğunu sorgulamamıza neden oluyor. Bu yazımızda, sizinle birlikte Meksika’da bulunan uzaylı fosillerinden yola çıkıp, uzaylıların varlığının olasılığını da ele alarak, yapay zekalardan negatif güçlerin şeytani planlarına kadar oluşan yapboz parçalarını birleştirmeye çalışacağız.

Meksika’daki Uzaylı Fosilleri

Meksika Parlamentosu, 13 Eylül'de, dünya dışı yaşama dair iki "fosil kalıntının" ortaya çıkarıldığı beklenmedik bir oturuma tanıklık etti.

Ünlü UFO uzmanı ve gazeteci Jaime Maussan, iki mumyalanmış bedeni, meclis üyelerinin ve kameraların önünde tanıttı. Maussan, Meksika Ulusal Üniversitesi'nde bu konuda yapılan bilimsel çalışmalardan, DNA testleri ile bu örneklerin yaşı hakkında önemli verilere ulaşıldığını belirtti.

"Bu bulgular, Dünya'daki evrimsel tarihimizin bir ürünü değil. Uzay gemisi kazasından elde edilmemişlerdir. Diatom madenlerinde keşfedildiler ve zamanla fosilleştiler," diye ekledi.

Cusco, Peru'da bulunan bu mumyaların binlerce yıl öncesine ait olduğuna dair iddialar var. DNA örnekleri üzerinde yapılan analizlerde, bu kalıntıların genetik yapısının bilinen canlı türlerinin büyük bir kısmıyla benzerlik göstermediği bildirildi.

Bazı uzmanlar, bu kalıntılardan birinin içerisinde "yumurta" gibi bir yapının yanı sıra, Osmiyum gibi ender bulunan metallerle yapılmış yapay parçaların da bulunduğunu belirtti.

Peki bu fosiller gerçek mi? 

Uzaylı fosilleri gerçek mi?

Bu konuda Maussan'ın geçmişi bazı şüphelere yol açıyor. Jaime Maussan, özellikle Meksika'da tanınan bir televizyon gazetecisi ve UFO araştırmacısıdır. Kariyeri boyunca birçok UFO vakasını ve diğer paranormal olayları incelemiş ve yayınlamıştır. Bazı iddiaları ve sunduğu "kanıtlar" büyük ilgi görmüş, ancak bilim insanları ve diğer uzmanlar tarafından eleştirilmiştir. Maussan'ın sunduğu bazı bulguların yanıltıcı veya yanlış olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle, bazıları Maussan'ın iddialarına şüpheyle yaklaşmaktadır.

Mesela 2017'de, Nazca bölgesinde bulduğu diğer mumyaların da uzaylı olduklarına dair iddialar ortaya atmış, ancak bu iddialar daha sonra bilim insanları tarafından çürütülmüştü.

Bu mumyaların resimleri büyük ilgi toplarken, beş bedenin anormal uzun kafataslarına sahip oldukları gözlemlendi. Her bir bedende sadece üçer parmaklı el ve ayak yapısı dikkatleri çekti. En son yaşananlar gibi, bu bedenlerden alınan bilgilerin mevcut fosil verileriyle örtüşmediği belirtildi.

Fakat bilim çevreleri kısa bir zaman sonra bu bedenlerin gerçekte uzaylılara ait olmadığını belgeledi. Bedenlerin, genetik bozukluğa sahip Nazca kökenli çocuklara ait olduğu saptandı.

Nazca kökenli çocukların kemikleri

Bu durum, Maussan'ın tarihindeki tek yanıltıcı uzaylı iddiası değildi. 2015 yılında, bir başka uzaylıya ait olduğu öne sürülen mumyalanmış bedenin sergilendiği "Tanık Ol" etkinliğinin lideriydi.

Bu iddia da sonrasında geçersiz sayıldı ve bedenin bir çocuğa ait olduğu anlaşıldı.

Ancak şunu belirtmek gerekir ki onun bilinçli bir şekilde yalan söyleyip söylemediği veya yanıltıcı bilgileri iyi niyetle mi yoksa kasıtlı olarak mı sunduğu konusunda net bir sonuca varmamız zor.

Fakat yanıltıcı iddialarından ötürü onun sunduğu bilgilere ve iddialara yaklaşırken kritik bir bakış açısıyla yaklaşmak önemlidir.

Maussan'ın bu süreçlerde yanında adli Uzman José de Jésus Zalce Benitez de bulunmaktaydı. Benitez, Nazca'dan gelen 5 mumyanın çalışmasında da görev almış ve bedenlerin üç parmaklı yapısını "Bunun bize tipik bir insan formu olmadığını düşündürtüyor" şeklinde değerlendirmişti.

ABD'nin UFO bilgilendiricisi de Meksika Parlamentosu'ndaydı.

Son zamanlarda ABD'deki uzmanlar ve NASA ile Pentagon gibi otoriteler, UFO meselesine odaklanmaya başladı.

ABD hükümeti, son zamanlarda UFO tanımını yeniden değerlendirerek resmî belgelerde artık UAP ifadesini tercih ediyor. NASA da bu yeni terminolojiyi benimsemiş durumda.

UFO, "belirsiz uçan nesne"yi ifade ederken, UAP "belirsiz atmosferik olaylar" anlamına gelmekte.

Birkaç hafta önce emekli askeri ve istihbarat personelleri ABD Parlamentosu'nda UFO konusunda beyanatta bulundu. Oturum sırasında hükümetin elinde uzaylı bedenleri barındırdığına dair iddialar atıldı, fakat Pentagon yetkilileri bu iddiaları reddetti.

Bu toplantıda söz alan Eski Teğmen Ryan Graves, görevdeyken tanık olduğu bir UFO'yu "içi siyah ya da koyu gri bir maddeyle dolu şeffaf bir küre" şeklinde tanımladı.

Emekli subay, "Hem askeri uçuş ekibi hem de sivil pilotlar bu tür olayları sıkça gözlemliyor" şeklinde bilgi verdi.

Graves, Meksika Kongresi'nde 13 Eylül’de düzenlenen oturuma da katıldı. Graves, Meksika Meclisi'ndeki toplantıdaki tek dikkat çeken Amerikalı değildi. Harvard'dan olan astrofizikçi Avi Loeb de etkinliği takip edenler arasında yer aldı.

Loeb, 2014 yılında Dünya'ya ulaşan bir göktaşının ve 2017'de Güneş Sistemi'ne dahil olan Oumuamua adlı yıldızlararası cismin, uzaylı teknolojisiyle ilgili olabileceğini savunuyor.

Oumuamua

Bu deneyimli astrofizikçi, bu tür gizemli cisimlerin uzaylıların "ışıkla seyahat eden araçları" olabileceğini öne sürüyor. 

Bir röportajında UFO aracını şu şekilde tanımlamıştı: ‘’Işık yelkenlisini rüzgâr gücünden yararlanan bir yelkenli (uzay aracı) gibi düşünebilirsiniz. Rüzgâr yelkenliyi iter. Işık yelkeni söz konusu olduğunda ise onu iten şey, yüzeyinden yansıyan ışıktır.’’

Geçtiğimiz temmuz ayında da eski istihbarat yetkilisi David Grusch'un anlattıkları son dakika haberi olarak gündemi sarsmıştı.

ABD Hava Kuvvetleri'nde 14 yıl boyunca istihbarat uzmanı olarak görev aldıktan sonra, kurumun içerisindeki usulsüzlükleri ve yanıltıcı uygulamaları yetkili organlara bildiren Grusch, "Dört yıl süresince 40'tan fazla şahitle gerçekleştirdiği görüşmeler sonucu, ABD hükümetinin, insan yapımı olmayan bilinmez araçlara sahip olduğunu" iddia etmişti.

Grusch, Washington yönetiminin uzun yıllardır UFO'lar hakkında özel projeler yürüttüğünü belirtti ve bu tür araçların kazalar sonucu ele geçirildiğini, bunlara çeşitli mühendislik teknikleri uygulandığını aktarmıştı.

Fizik alanında eğitim almış olan David Grusch, bu araçların tam yerlerini bildiğini ve bu bilgilerin kurumun denetim birimi olan genel müfettişe ve bazı istihbarat komitelerine aktarıldığını belirtti. ABD'nin 1930'lardan itibaren uzaylı varlıkların varlığından haberdar olduğunu ileri süren Grusch, bu araçlardan insan benzeri fakat insan olmayan varlıkların bedenlerinin çıkarıldığını da dile getirmişti.

Grusch, bazı sorulara güvenlik nedeniyle açık oturumda cevap veremeyeceğini belirtip, "Özel bir oturumda detayları paylaşabilirim" şeklinde ekleme yapmıştı.

Velhasıl kelam 1000 yıllık fosillerin gerçek olup olmadığı konusuna gelecek olursak söylediğimiz gibi Jaime Maussan’ın geçmişi bizleri huylandırıyor. Birçok insan bunların bir oyun olduğunu düşünüyor. Peki neden? Yani bunlar gerçek değilse amaç ne? Neden son zamanlarda sıklıkla uzaylılar ile ilgili haberler duymaktayız? Birileri bizleri uzaylıların varlığına alıştırmak mı istiyor?

Geçtiğimiz aylardan beri TikTok’ta veya Instagram’da mutlaka rastlamışsınızdır. Uzaylı bir çocuk metro’da veya bir parkta halkın içinde dolaştırılıyor. 

Bu kişinin videosu aylardır ‘’uzaylılar aramızda’’ başlıklarıyla paylaşılıyor. Yapılan yorumlarda ise ‘’bizlere uzaylıları neden normalleştirmeye çalıştıkları’’ soruluyor.

‘’Why are aliens being normalized?’’ yani ‘’Uzaylılar neden normalleştiriliyor?’’ Başlıklı paylaşılan videoların sayısı gün geçtikçe çoğalıyor. Uyanışta olan ve bunu sorgulamaya başlayanların sayısı da gün geçtikçe artıyor. 

Bu sene fosil haberinden önce huron gölüne düşürülen UFO, Japonya'da kıyıya vuran gizemli küre ve David Grusch’ın UFO aracından uzaylıların bedenlerinin çıkarılması itirafı ile birlikte dolu dolu bir uzaylı yılı geçirdik.

Evet bariz bir şekilde birileri bizleri uzaylılara alıştırmak istiyor. Öyle ki 2010 yılında Birleşmiş Milletler, Dünya'yı ziyaret etmeleri durumunda uzaylılarla ilk teması sağlayacak yani onlara hoş geldin diyecek ilk kişiyi bile belirlemişlerdi. Peki ya neden?

Bazı teorilere göre, hükümet UFO bilgilerini adım adım açığa çıkararak kamuoyunu daha büyük bir açıklama ya da gerçek için hazırlıyor olabilir.

Tabi bazı komplo teorisyenleri, UFO bilgilendirmelerinin başka ulusal ya da global meselelerden dikkati dağıtmak için yapıldığına da inanıyor.

Ama ben size zihninizi zorlayacak bambaşka bir teoriden bahsetmek istiyorum...

Sahte Uzaylı İstilası ve Yeni Dünya Düzeni

Sahte Uzaylı İstilası

Sahte uzaylı istilası teorisi, bir tür komplo teorisi olarak bilinir ve genelde hükümetlerin ya da küresel güçlerin, insanları kontrol etmek, dikkatleri başka konulardan dağıtmak ya da belirli bir gündemi ilerletmek için sahte bir uzaylı saldırısını veya varlığını sahneleyebilecekleri fikrine dayanır.

Sahte bir istila senaryosu, toplumları kontrol altında tutmak için kullanılabilir. Bu tür bir kriz durumu, hükümetlerin olağanüstü yetkilerle hareket etmesini ve sivil özgürlükleri sınırlamasını meşrulaştırabilir.

Teoriye göre, dünyayı tehdit eden bir "dış güç" (uzaylılar) karşısında tüm ülkelerin bir araya gelmesi ve küresel bir hükümetin oluşması daha kolay olabilir.

Hükümetlerin veya güçlü kurumların, toplumun dikkatini gerçek ve acil sorunlardan (ekonomik krizler, politik skandallar vb.) uzaklaştırmak için sahte bir uzaylı istilasını kullanabileceği öne sürülür.

Bazılarına göre ise sahte bir istila, dünya genelinde inanç sistemlerini değiştirmek için kullanılabilir. Bu, yeni bir dünya düzeni kurmanın ya da belirli bir ideolojiyi yaymanın bir yolu olabilir.

Kısacası sahte bir uzaylı istilası ile ‘’dünya dışı güçler tarafından kuşatıldık. Bu güce karşı birlik olmalıyız’’ denilerek herkesi tek bir inanç tek bir sistem etrafına toplama planlarını yürütebilecekler. 

Tek din, tek dil, tek sistem" ifadesi, bazı komplo teorisyenlerince, dünya üzerinde küresel bir kontrol mekanizması kurma amacı taşıyan elit bir grubun var olduğu iddiasıyla ilişkilendirilen bir teoridir.

Bu teorilere göre, bu elit grup, insanları daha kolay kontrol edebilmek için tek bir din, dil ve yönetim sistemine doğru bir hareketi destekliyor ya da yönlendiriyor olabilir.

Bu teorinin merkezinde, dünyanın gidişatını belirleyen ve manipüle eden bir grup "küresel elit" bulunur. Bunlar bazen "Yeni Dünya Düzeni" olarak da adlandırılır.

Dini inançların ve değerlerin homojenleştirilmesi, küresel bir toplum oluşturma ve kontrol mekanizmalarını güçlendirme amacı taşıyor olabilir. Yani homojenleştirilmiş (tek tip) inançlar ve değerler, bir kontrol mekanizması olarak da işlev görebilir. Eğer insanlar aynı değerlere ve inançlara sahip olursa, bu, otorite figürlerinin ya da hükümetlerin, toplumu belirli bir yönde hareket ettirmek için kullanabileceği bir araç olabilir. Bu, özellikle toplumun genelinde paylaşılan ortak değerler ve inançlar üzerinden yönlendirme yapmak isteyen otoriter rejimler için geçerli olabilir.

Tek bir dilin benimsenmesi ise kültürler arası iletişimi kolaylaştırabilir, ancak aynı zamanda kültürel çeşitliliği ve bağımsızlığı azaltabilir. Bu teorilere göre, bu "tekleştirme’’, toplumu kontrol altında tutma ve bireylerin özgürlüklerini sınırlama amacı taşıyor.

Komplo analistleri, ABD'nin küresel hakimiyetini pekiştirmek için sahte bir uzaylı saldırısı senaryosu oluşturacağı ve bu planı NASA ile eşgüdüm halinde yürüteceği tezini öne sürüyor.

Bu varsayımın altını çizen komplo analistleri, kanıt olarak New York Times'ta yayımlanan, Pentagon'un UFO incelemeleri için 22 milyon dolarlık bir bütçe ayırdığına dair haberleri örnek gösteriyor.

Aynı zaman diliminde, astronomların, Güneş Sistemi dışından gelen ilk gök cismini (Oumuamua) keşfettiklerini duyurduğunu da hatırlatıyorlar.

Popüler komplo platformu Return of Kings, sahte uzaylı saldırısı teorisini şu şekilde yorumluyor: "Ne kadar absürt görünse de, ABD yönetiminin, yakın zamanda gerçekleşmesi muhtemel bir uzaylı saldırısına dünya kamuoyunu hazırlamak istediğini düşünüyorum; bu, 11 Eylül olaylarından beri gerçekleştirilecek en geniş kapsamlı aldatma manevrası olabilir." 

"UFO'lar veya uzaylı varlıklara inanmıyorum, ancak medyanın bu tür haberlere hükümetle iş birliği yaparak geniş bir platform sunduğuna inanıyorum. Sahte bir uzaylı saldırısı, tüm ulusları (hatta belki tüm dünyayı) ortak bir tehdide karşı birleştirebilir ve bu da iktidarı elde tutma konusunda bir fırsat olabilir. Bu, finansal çıkarlar için de kusursuz bir strateji olabilir"

Nüfus Azaltma Projesi

Nüfus Azaltma Projesi

Teorinin diğer bir dalı da dünya nüfusunu ciddi şekilde azaltmayı hedefleyen elit grubun sahte bir uzaylı istilasını kurgulayarak insanlık üzerinde büyük bir korku oluşturmayı planlayıp bu korku ve kaos ortamını kullanarak, uzaylıların saldırısını gerekçe göstererek dünya nüfusunu önemli ölçüde azaltmayı hedeflemelerini içeriyor. 

Yani bu sayede dünya nüfusunu büyük bir ölçüde azaltacaklar, kalan nüfusu da kendi inançları ve sistemleri üzerinde yönetecekler. Uzaylı istilasının oluşturacağı kaotik ortamın içerisinde, nüfusu azaltma amaçlı hareketler daha kolay şekilde yürütülebilir.

Dünya nüfusunu yok etmek için sahte kıyamet senaryosu da mevcut tabi. Özellikle 200 bin elit zenginle ilgili olan bu teori, bu elitlerin dünya nüfusunu azalttıktan sonra dünya eski haline gelene kadar hayatta kalmak için önceden hazırlanmış lüks kıyamet sığınaklarında yaşayacaklarına inanır.

Ama tabii ki gezegene biyolojik bir saldırı ile zarar vermenin sonuçları son derece ağır ve riski olabilir. Bunun yerine sahte uzaylı istilası bu grup için daha risksiz bir seçenektir.

200 bin elit kişinin dünyanın nüfusunu sıfırlayıp yeni bir hayata başlama istekleri teorisyenlerce uzun sürelerdir konuşulan bir konudur.

Medya platformlarında sık sık ‘’hayırsever’’ olarak gündeme gelen Microsoft'un sahibi Bill Gates'in de sık sık nüfusun azalması gerektiği konusunda açıklamalar yaptığını biliyorsunuzdur. 

Evet, sizce dünya nüfusunu azaltmak isteyen bir grup var olabilir mi?

Belki de bu isteniyor. Peki bu gerçekleşirse bu elit gruba kim hizmet edecek diye düşünmüş olabilirsiniz. 

Kim bilir, yapay zekanın, robotların geliştirilmesi belki de bu yüzdendir. Böyle bir senaryoda kalan elitlere hizmet konusunda robotların büyük bir önemi olabilir. Prens Selman'ın bilim kurgu filmlerine ilham olacak projesini biliyor musunuz? 2050 yılında kurulması hedeflenen robotlar şehri. Evet, yanlış duymadınız. Sadece robotların yaşayacağı bir şehir...

Robotlar Şehri NEOM

Robotlar Şehri NEOM

Suudi Arabistan'ın kalbinde, Mısır ve Ürdün'ün kucaklaştığı kuzeybatıda, tarih öncesi çöllerle çevrili modern bir miras yükseliyor. Bu hayal, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman'ın büyük projesi.

500 milyar dolarlık bir yatırımla hayata geçirilen bu dev proje, Suudi Arabistan'ın 'Vizyon 2030' stratejisinin merkezinde yer alıyor. Ülkenin ekonomik dönüşümü için petrolden uzaklaşma planının temel taşlarından biri olan NEOM, Kuveyt'ten bile daha geniş bir alanı kapsıyor ve tam 26 bin 500 kilometrekareye yayılıyor.

Ancak NEOM'un en dikkat çekici özelliği sadece büyüklüğü veya ekonomik potansiyeli değil. NEOM, dünyanın ilk "Robotlar Şehri" olma iddiasını taşıyor. Otomasyonun ve son teknolojik sistemlerin hâkim olduğu bu şehirde, her köşe başı yapay zekâ ve robotikle donatılmış olacak.

Her bir bölge içerisinde okul, dükkân ve diğer ihtiyaçları barındırarak kendi içinde bağımsız bir yaşam sunacak. Bu sayede, NEOM sakinleri için en uzun yolculuk sadece 20 dakikayı bulacak.

Belki de bu projeler nüfusun azalımından sonra kalan gruba hizmet etmesi planlanan yapay zekanın gücünü, hizmet kalitesini ölçmek için yapılacak denemeler olacak.

Peki elimizde uzaylı istilası ile ilgili başka ipuçları var mı?

Illüminati Oyun Kartları

Illüminati Oyun Kartları

Illuminati: New World Order" (INWO) (Yeni Dünya düzeni) isimli bir kart oyunu, Steve Jackson Games tarafından 1995 yılında piyasaya sürülmüştür. Bu oyun, Illuminati'nin dünyayı ele geçirme çabalarını temsil ediyor ve bu tema etrafında tasarlanmıştır. Oyunun kartları arasında birçok komplo teorisi, popüler kültür referansı ve toplumsal olayı temsil eden görsel ve yazılar bulunmaktadır.

Oyun, bazı komplo teorisyenleri arasında popülerdir, çünkü bazı kartlarının gerçekte gerçekleşen olayları önceden tahmin ettiği iddia edilir. Daha doğrusu planladıkları projeleri kartlarda gösterdikleri ihtimali diyelim.

Sahte uzaylı istilasıyla ilgili kartın varlığı, komplo teorisyenleri arasında popüler bir tartışma konusudur. Bu kart, bir uzaylı istilasının, hükümetler ya da güçlü gruplar tarafından toplum üzerinde kontrolü sağlamak veya yönlendirmek amacıyla sahte olarak düzenlenebileceği fikrini destekleyen komplo teorilerini temsil eder.

INWO oyununun kartları, 1990'ların ortalarında piyasaya sürüldüğünden bu yana, özellikle internetin yaygınlaşmasıyla birçok komplo teorisiyle ilişkilendirilmiştir. Ancak, oyunun tasarımcısı ve üreticisi olan Steve Jackson Games, oyunun sadece eğlence amacıyla tasarlandığını ve gerçek dünyadaki olayları önceden tahmin etme ya da yönlendirme amacı taşımadığını belirtmiştir. Ancak, bu açıklamalara rağmen, oyunun kartları hâlâ bazı komplo teorisyenleri için önemli bir referans noktasıdır.

Sahte uzaylı istilası ile ilgili yapımlar

Uzaylı filmleri

Sahte uzaylı istilası ve yeni dünya düzeni gibi teoriler popüler kültürde, filmlerde, kitaplarda ve bazı alternatif medya kaynaklarında yer bulmuştur.

"Watchmen" (Çizgi Roman & Film): Alan Moore ve Dave Gibbons tarafından yaratılan "Watchmen" çizgi romanında, sahte bir uzaylı istilası, kahramanlardan biri tarafından, dünyanın süper güçlerini birleştirme ve nükleer savaşı önleme amacıyla planlanır.

"The X-Files" (Dizi): "The X-Files" adlı popüler televizyon dizisi, hükümet komploları, uzaylı istilaları ve paranormal olayları konu edinir. Dizi boyunca, gerçek bir uzaylı tehdidi mi yoksa bir hükümet komplosu mu olduğu konusunda sürekli bir belirsizlik vardır.

"Captain Marvel" (Film): Bu Marvel filmi, Skrull adlı uzaylı ırkının, Dünya'yı ele geçirme amacıyla insanların yerine geçme yeteneğini kullanarak sahte bir istila başlattığı bir hikâyeyi anlatır.

"The Outer Limits" (Dizi): 1960'ların klasik bilim kurgu televizyon dizisi "The Outer Limits", sahte uzaylı istilası temalı bölümlere sahiptir.

"Childhood's End" (Kitap & Mini Dizi): Arthur C. Clarke'ın bu klasik romanı, Dünya'ya barış getiren uzaylı bir ırkın gizemini konu alır. Ancak, bu barışın ardında yatan gerçekler başka bir şeyi işaret ediyor olabilir.

Yeni Dünya Düzeni ile ilgili yapımlar

"Yeni Dünya Düzeni" temasını doğrudan ya da dolaylı olarak işleyen bazı yapımlar ise şunlardır;

Brave New World (Cesur Yeni Dünya): Aldous Huxley'in romanına dayanarak, ilerideki bir toplumda, insanların sınıflara ayrıldığı ve mutluluğun ilaçlarla kontrol edildiği bir dünyayı tasvir eder.

The Hunger Games (Açlık Oyunları) Serisi: Distopik bir gelecekte, totaliter bir hükümetin nüfusu kontrol etmek için gençleri ölümcül oyunlarda savaşmaya zorladığı bir toplumu konu alır.

Elysium: Gelecekte, zenginlerin ve fakirlerin fiziksel olarak iki ayrı yerde yaşadığı bir dünyada, fakirlerin daha iyi yaşam koşullarına ulaşma mücadelesini konu alır.

Not: Ayrıca New World Order şeklinde arattığınız zaman aynı isme sahip birçok film ve belgesel bulmanız mümkün.

SONUÇ

Uzayın derinlikleri ve onunla birlikte gelen bilinmezlikler, tarihsel olarak insanoğlunun merakını ve hayal gücünü her zaman tetiklemiş olsa da insanın kendi menfaatleri doğrultusunda bazı olayları manipüle etme kapasitesini de göz ardı etmemeliyiz. Bu nedenle, sahte uzaylı istilası ve Yeni Dünya Düzeni gibi olası senaryoları her zaman göz önünde bulundurarak kritik düşünme ve sorgulama yeteneğimizi her zaman tetikte tutmalıyız. 

Yani demek istediğim şey, uzaylıların varlığına inanmak, evrenin sırlarını anlama arzumuzun bir yansıması olabilir. Ancak, bu bilinmezlik karşısında, insanların kendi oluşturduğu senaryoları ve bu senaryoların potansiyel etkilerini göz ardı etmemek, bizi gerçeğe daha da yaklaştırabilir...

Sizlerle birlikte her yazımızda gerçeğe daha da yakınlaşmayı amaçlıyoruz. Bir gün nüfus azaltma projelerini devreye sokarlarsa sakın korkmayın. Kim bilir belki bir gün, başka bir evrende, en güzel hâlimizle, bambaşka bir hayata karışırız...

Gizemle kalın, hoşça kalın.

Uzaylıların varlığı ile ilgili yazdığımız diğer yazılarımızı da mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.

Japonya'da Kıyıya Vuran Gizemli Kürenin Sırrı | Uzaylılar Aramızda mı?

Huron Gölüne Düşürülen UFO ve Tarihteki UFO Kazaları

Bir Cevap Yazın

*E-Posta adresiniz gösterilmez.

Oturum Aç

Şifremi Unuttum

İçeriği Şikayet Et